Yūrei-zu adlı Japon sanat akımının bir sonucu olarak ortaya çıkan eserler, bugün hala görenleri büyülemeye devam ediyor. Ruhların ve kanlı sahnelerin yer aldığı bu sanat ve tarih eserlerini gelin birlikte inceleyelim.
Kaynak:https://consecrea.com/illustrations-y…
Tokyo’nun Nerima semtinde bir eve giren herkesin lanetlenerek öldürüldüğüne inanılıyor.
En azından bir Japon gerilim filmi olan Ju-On: The Grudge (2002) filminin konusu buydu. Bu hayaletler, hayatlarında çok fazla yanlışa maruz kalan ve artık öbür dünyaya ilerleyemeyen Onryō olarak sınıflandırılır.
Ancak tüm ruhlar kötü değildir.
Yūre adı verilen bu hayaletler, doğaüstü temalara sahip yūrei-zu adlı bir Japon sanat formundan türetilmiştir.
Yūrei-zu’nun kökenleri, sanat eserlerinin rulo halindeki resimlerden oluştuğu Japon orta çağlarına kadar uzanır.
Örneğin, The Great Wave off Kanagawa’nın (1831) arkasındaki büyük Japon sanatçı Katsushika Hokusai, ünlü tiyatro hayaleti Kohada Koheiji’nin yaşamı ve ölümü üzerine bir portre yaratmıştır.
Tokugawa döneminde bu eserler popülerliklerinin zirvesindeydi.
Bu yönelim, yūrei-zu sanatının daha da genişletilmesi ve yayılması anlamına geliyordu.
Bu da, zayıflayan bir Japon hükümetinin ve halkın hoşnutsuzluğunun bir sembolü haline geldi.
Edo döneminin sonunda, hakikat, chimidoro-e ve muzan-e (“kanlı” ve “acımasız resimler” anlamına gelen) adlı sanat türleri de ortaya çıktı.
Bununla birlikte, Japonya’da, bu hayaletlerin ve doğaüstü masalların şanlı tarihi, şimdiye kadar birçok çağdaş korku masalının kaynağı olmuştur.
Bu hayaletler ve batıl inançlar, Japonya dışındaki birçok kişinin de ilgi odağı olmuştur.
Bu eserler bugün de görenleri büyülemeye devam ediyor.