Agrobay işçileri için Alman hukuku devreye girebilir
İzmir’in Bergama ilçesinde Bayburt Gruba bağlı Agrobay Sera’da sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldıklarını belirten tarım işçilerinin protestoları 5 ayı aşkın süredir devam ediyor.
Aylardır maaşları ödenmeden tazminatsız işten çıkarılan işçilerin yaşadığı mağduriyet, şirketin ihracat yaptığı ülkelerden biri olan Almanya’yı da ilgilendiriyor.
Agrobay Seracılık, Almanya Neckarsulm merkezli indirimli market zinciri Lidl’in en önemli tedarikçilerinden biridir.
Almanya’da geçen yıl Ocak ayında yürürlüğe giren “Tedarik Zincirinde Şirketlerin Bakım Mecburiyeti Kanunu (LkSG)” veya genel adıyla Alman Tedarik Zinciri Kanunu, Alman şirketlerinin tedarik zincirlerini mevzuata uygunluk açısından gözden geçirmelerini gerektiriyor. yurt içinde ve yurt dışında insan hakları ve çevre standartları. geçmelerini zorunlu kılıyor. Bu yasanın Almanya ile ticari çıkarları olan Türk şirketleri açısından da değerli sonuçları var.
Soruşturma devam ediyor
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Lidl Stiftung & Co. KG kurumsal iletişim birimi, Agrobay çalışanlarının karşılaştığı hak ihlallerine ilişkin Alman Tedarik Zinciri Yasası kapsamında soruşturma başlattıklarını ve bu soruşturmanın devam ettiğini söyledi.
Avrupa Perakendecileri Tarım Ürünleri Çalışma Grubu’nun İyi Tarım Uygulamaları (EUREPGAP) sertifikasına sahip olan Agrobay, 2002 yılından bu yana faaliyet göstermektedir. 600 dönüm kapalı alanda, yıllık 20 bin ton üretim kapasitesiyle üretim yapan Agrobay, , kurumsal internet sitesinde Avrupa’nın en büyük serası olduğunu belirtiyor. Ana ürünleri salkım domates ve Kaliforniya biberi olan firma, Almanya’nın yanı sıra İngiltere, İspanya, İsveç, Hollanda ve Rusya’ya da ihracat yapıyor.
Ancak son birkaç aydır şirketin adı, ürünlerinin kalitesi veya başarılı ekonomik performansıyla değil, işçi haklarına aykırı uygulamalarla anılıyor.
Agrobay işçisi: Beni tuvalete bile göndermediler
Agrobay’da 22-25 Ağustos tarihleri arasında 2’si beyaz yakalı, 37’si işçi olmak üzere toplam 39 kişi işten çıkarıldı. İşten çıkarılanların 34’ü kadın.
İşyerinde katı kurallarla çalıştıklarını, ekipmanlarının yetersiz olduğunu, tuvalete çıkmanın kısıtlı olduğunu, mobbinge maruz kaldıklarını söyleyen personel, Tarım Personeli Sendikası (Tarım-Sen) bünyesinde örgütlendiklerini söylüyor. ) görevden alınmadan kısa bir süre önce.
DW Türkçe’ye konuşan sera çalışanlarından Ayten Yavuz, 19 Ağustos’ta sendikaya üye olduğunu, 23 Ağustos’ta ise işten çıkarıldığını belirtti.
Yavuz, işyerindeki çalışma koşullarını şöyle anlatıyor: “Ben fabrika bakımında çalışıyordum. Diğer arkadaşlarım da öyle. Tabii şartlarımız çok kötüydü, beni tuvalete bile göndermediler. Mühendisler aradaki boşluktan dolayı kızdılar. Sera ile tuvalet arası uzundu. Bir gün regl olan bir arkadaşım mazeret göstermesine rağmen kadın mühendis izin vermedi ve ‘Molayı bekleyin’ dedi. Mühendisler tarafından hakarete uğradık. başmühendis hep şöyle derdi: ‘Benim 5 yaşındaki oğlum bile senden daha akıllı, sen geri zekalı mısın?’ “Bu tür hakaretlere maruz kalıyorduk.”
“İnşaat işlerini de yaptık”
Bu yıl iş tanımlarında olmamasına rağmen inşaat işi de yaptıklarını söyleyen Yavuz, “Akşama kadar kum kürekledik, branda kaldırdık. 50-60 derece sıcaklıkta 70-80 metre demir kaldırdık. Biz, Erkeklerin yapacağı işi kadınlar omuzladı. Neden kadınlara yük olduk? Çünkü “Ucuz emek olarak gördü. Bu iş erkekler tarafından yapılsaydı daha maliyetli olurdu. ‘Neyse, asgari ücretle çalışan kadınlarım var’ dedi. İnşaat işlerini yapmalarına izin vereceğim.’ En azından biz böyle düşünüyoruz” diye devam ediyor.
Tarım-Sen’in verdiği bilgiye göre, çalışanlardan 34’ü Türk İş Kanunu’nun 46. maddesi 25/2 kapsamında işten çıkarıldı. Bu unsur, işverenin, çalışanın etik dışı davranışları nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmesine olanak sağlar.
Bu kapsamda belirtilen istifa kanunlarından biri olan Kanun 46’da belirtilen ahlaka aykırı fiiller arasında “İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, işverenin mesleki sırlarını ifşa etmek gibi dürüstlük ve sadakatle bağdaşmayan davranışlarda bulunması” yer alıyor. “ve aynı zamanda” hırsızlık “gibi yüz kızartıcı bir suçtur. gecerli.
Tarım-Sen: Hırsızlıkla suçlandılar
46. Kanuna göre fesih sonucunda işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamaz ve işsizlik ödeneğinden yararlanamaz. İşyerinden alacağı varsa geçmişte kazanmış olduğu bu hakkını da kaybeder. Ayrıca 46 Kod kapsamında ihraç edilen bir personelin ahlaksızlık damgası yemesi, daha sonra yeni iş bulmasını zorlaştırıyor.
DW Türkçe’ye konuşan Tarım-Sen Lideri Umut Kocagöz, “İşçi arkadaşlarımız yeni iş ararken zorlanıyorlar. Çünkü herhangi bir hırsızlık, ahlaksızlık vb. bir işlem yapmadıkları halde hırsızlıkla suçlanıyorlar.”
Kocagöz, işten çıkarılan birçok çalışanın işe başladıklarında sigortasının olmadığını, iş yerindeki iş kazalarının örtbas edildiğini, ekipman arızası nedeniyle meslek hastalıklarının ciddi sayıldığını savunuyor.
“Müzakereye hazırız”
İşverenle görüşme taleplerinin şu ana kadar karşılanmadığını belirten Kocagöz, çalışanların maddi kaynaklarının sınırlı olduğunu, beş aydır tazminatlarını ve maaşlarını alamamaları nedeniyle mağduriyetlerinin arttığını belirtti. “Biz müzakereye, tartışmaya hazırız. Yeter ki meslektaşlarımız daha fazla mağdur olmasın. Talebimiz 46 kodunun düzeltilmesi ve iç ‘kalan maaşlarla haklarının verilmesidir’ diyor.
Bir personelin sendika faaliyeti nedeniyle işten çıkarılması Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Agrobay Sera ve Bayburt Grubu, DW Türkçe’nin ihraç edilen çalışanların eylemlerine ilişkin sorularını yanıtladı. Agrobay tarafından daha önce kamuoyuna yapılan açıklamada işçilerin sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılmadığı iddia edilmişti.
Ancak Türkiye’de işverenler, işyerlerinde sendikal faaliyetleri engellemek amacıyla işçi haklarını kısıtlayan 25/2 maddesini kullanıyor. Makaleyi sıklıkla kullanıyor. Bu konuyla ilgili açılan davalar çoğunlukla işçi lehine sonuçlansa da kararın verilmesi birkaç yılı bulmaktadır.
Devrimci Sendikalar Konfederasyonu (DİSK), Türkiye’de pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak olduğu 2020 yılında 25/2 kapsamında 176 bin 662 çalışanın işten çıkarıldığını ancak bu unsurun istisna kapsamına alındığını açıkladı. Pandemi sürecinde işçi sağlığına yönelik tedbirlerin yetersiz olduğu uzun zamandır kamuoyunda tartışılıyordu.
Sera çalışanlarından Ayten Yavuz, “Umarım mücadelemiz diğer patronlara, mühendislere örnek olur, işçi arkadaşlarımıza kötü davranmazlar. Talebimiz şudur. Maaşlarımızı istiyoruz, maaşımızı istiyoruz. Tazminatımız var, içeride yıllık iznimiz var, fazla mesaimiz var, bunların hepsini istiyoruz. Tabii ki iş mahkemeleri 3- “Davayı 4 yıl sürdüğü için beklemek istemiyoruz. Bu ekonomik krizde para israfa dönüşüyor. Bu yıl paramı istiyorum” diyor.
“Lidl şirketi de süreçten sorumludur”
Tarım-Sen Lideri Umut Kocagöz’e göre bu süreçten Lidl firması da sorumlu.
Türkiye’de sendikal hakların yasal olarak korunmasına rağmen açılan davaların uzun sürdüğünü, Almanya’daki Tedarik Zinciri Kanunu’nun da sendikal hakları tanıdığını belirten Kocagöz, “Bu işçiler Lidl’in Almanya’da sattığı domatesleri üretiyor ama ucuz. başka bir ülkede çalışmak.” “Şirket olarak düşük maliyetle ve haklarını gasp etmeden. Bu nedenle Lidl’den bu konuda aktif bir duruş geliştirmesini ve Alman Tedarik Zinciri Kanunu’nun gereklerini de yerine getirmesini bekliyoruz.”
İşten atılan Agrobay işçileri, şirketin ihracat yaptığı Almanya, İngiltere ve Rusya konsoloslukları önünde de protesto eylemi gerçekleştirdi ve işçiler, direniş boyunca birçok kez kolluk kuvvetlerinin sert müdahalesine maruz kaldı.
Kocagöz, Agrobay şirketinin Alman konsolosluğuna giderek açıklamaya katılan personel hakkında manevi tazminat davası açtığını, şirketin “Almanya ile ticari ilişkilerin bozulduğunu” iddia ettiğini belirtiyor.
Tedarik Zinciri Kanununun uygulama gücü nedir?
Alman Tedarik Zinciri Kanunu’na göre Almanya’da yerleşik şirketlerin, tedarik zincirlerinde işçilerin karşılaştığı hak ihlallerini tespit etmesi, ihlalleri önlemek için önlemler alması ve uygun düzeltici eylemleri uygulaması gerekiyor. Aksi takdirde tedarik zincirlerinde yaşanabilecek aksaklıklardan Almanya merkezli şirketler sorumlu tutuluyor. İyileştirici tedbirler konusunda anlaşmaya varılamaması durumunda kanunun yaptırımı, tedarikçi firma ile iş ilişkilerinin sona erdirilmesine kadar uzanabilir.
Lidl, DW Türk’ün Agrobay ile iletişime geçip geçmedikleri sorusuna yanıt vermezken, soruşturmanın kapalı bir şekilde yürütüldüğünü belirtti. DW Türkçe, soruyu yönelttiği Agrobay’dan da yanıt alamadı.
İnsan hakları ihlallerine ilişkin her türlü delili çok ciddiye aldıklarını ve tedarik zincirlerindeki ihlalleri etkili bir şekilde ortadan kaldırmak için çalıştıklarını vurgulayan Lidl, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Raporlama sürecinde ihlaller tespit edilirse, duruma göre uygun düzeltici önlemleri almaya çalışacağız. Ayrıca gelecekte bu tür ihlalleri önlemeye çalışacağız.” Bunun için önleyici tedbirlerin gerekli olup olmadığını da inceleyeceğiz.”
DW Türkçe’ye sansür olmadan nasıl erişebilirim?